Bir otobüs macerası
Soğuk ve sisli bir kış gecesi saat 2 gibi uşak'tan ankara'ya transit hareket etmekte olan otobüste en ön koltukta yanımda 60 yaşlarında bir dayıyla(dayı kelimesi tanımadığınız yabancı bir adam için kullanılan samimiyet olgusunu gösteren bir kelimedir anadoluda) yolculuğa başladık...yolculuk boyunca hiç konuşmadığım bu dayı, her 5 dakikada bir muavinden içecek bir şey istiyordu.Yolculuk yaparken en büyük takıntılarımdan biride sıvı tüketme fobimdir.Çünkü ne kadar sıvı alırsam o kadar çok çişim gelir takıntısı,en kötü prostat hastalarını ikiye katlar.Yol boyunca dayı bişeyler içiyor,bense içtiği her bardağı 0,5 ml olarak hesaplayıp, kaç litre işeyeceğini ve sidik torbasının kaç litre sıvı aldığını düşünmeden edemiyordum.
Koltuk arkası tv'de "Salak ile Avanak" filmi, yolculuğu biraz da olsa çekilebilir hale getiriyordu.Bir ara yanımdaki dayı muavine, ''içecek bişey getir yiğenim" cümlesinden farklı bir cümle kurmuştu:
-yiğen afyon'a daha var mı,ni zaman ehtiyaç molası vercez?
-efendim bu araç ankaraya transit olarak gitmekte,mola vermiyoruz!
bu dakikadan itibaren korkulu rüyam başlamıştı. dayı olduğu yerde kıvranıyo bense psikolojik olarak çiş kelimesini beyin dağarcığımdan silip,farklı şeyler düşünmeye başladım.kulaklığımı takıp Apocalyptica'dan 'I don't care' parçasını dinleyerek,kendimi müziğin derin sularına tam atmışken,bir anda sağ kulaklığım seri bi şekilde çekilip, boğuk bi sesle "yiğen seninde çişin geldi mi?" sorusuyla başbaşa buldum.
-hayır dayı,gelmedi! cümlesi bukadar korkulu ve çaresiz bi şekilde benliğime işlememişti.
Dayının otobüs şirketine küfürleri ve homurdamaları bitmeyecek gibi dururken; muavin bir anda geldi ve sivrihisar tarafında mola verebileceğimizi söyledi.Sivrihisara kadar alacağımız süre normalde 15 dk. iken kendi içimde o 15 dakika 15 saati buldu; çünkü benimde çişim gelmişti artık.Genital bölgeme elimle yaptığım basınç bile etkisini göstermiyordu artık,gitgide artıyordu içimdeki idrarın vücudumdan özgürlük savaşçısı gibi özgürlüğüne kavuşma mücadelesi.
En sonunda bir benzinliğe yanaştık.Apar topar otobüsten indikten sonra hemen wc'ye koşup kendimi zar zor pisuvara attım.Pisuvarda bile dayı yanımdaki pisuvarda işiyordu.Uzun uzun 5 dk. idrar boşaltımını sağlayıp,sigaramızı da içtikten sonra otobüsteki yerlerimizi almıştık artık dayıyla.
Bu salakça çiş hadisesinden sonra artık rahatlamış, ankaraya vardığımda kız arkadaşımla buluşup,ne yapacağımızı düşünürken, cama vuran ve yavaşça süzülen yağmur damlalarına gözüm ilişti."yeğenim camı silersen daha rahat görüsün edrafı" lafıyla irkildim. İpnelik değil mi savunacaktım o an ki dalgınlığımı. Konuşamaya başladım :
"insanoğlu ne garip; mutluluğu uzaklarda ararken,burnunun ucundaki güzellikleri göremiyor" Ve devam ettim :
"şu damlacıklara bak dayı, sanki hepsi birşeyler ifade ediyo.Aynı biz insanlar gibi, camdan ince ince süzülen damlanın bıraktığı ince izler, insanoğlunun arkasında bıraktığı anıları andırmıyor mu sanki... Bu damlalar sanki Tanrı'nın bize bi mesajı olamaz mı...damlaların ardına bıraktığı izlerin uzunluğu, insanoğlunun yaşamının uzunluğunu andırmıyor mu? İşte! Şuna bakar mısınız, şu an bir evliliğe şahit olduk...iki yağmur damlasının yolları kesişti ve bundan sonra yollarına beraber devam edecekler" dayı birden :
"Bak, ikiden fazla damla kesişiyo, gördün mü yiğen...grup yapıyola herhal, ehihiehi " diyerek sözümü kesti. Kendi kendime içimden "Tipine sokayım dayı,yolunu yordamını s*keyim dayı,muhabbetin içine ettin dayı" demeden edemedim. Lafını duymamazlıktan gelip devam ettim:
"Alttaki çizgiye bakarmısın dayı,ben buna ölüm diyorum...Ve damlaların hayat serüveni,bu çizgide sonlanıyor.Bazıları bu çizgiden sonra hayatın başka bir boyutta devam ettiğini söylüyor...gördünüz mü? "
Aslında konuşmaya devam ediyordum,dayının gözleri aşağıdaki ölümdenden bahsettiğim çizgide kalmıştı. birden "Bi siktr amınagodoğumun" diyerek nasırlı elleriyle sildi.Bir Tanrı edasıyla yok etmişti sanki bütün canlı yağmur damlalarını.Hiç bir anlam verememiştim bu avrını ve bişey de diyemedim o an. Sonra AŞTİ de indik.Biraz önden yürüyordum.Durdum ve arkama bakarak :
-Sen de onlardansın dimi, burnunun ucundaki güzelliklerden bi haber olan körlerden? dedim.
Birden yere doğru domaldı.Yine beklenmedik hareketler içerisindeydi.Yerden aldığı taşı bana doğru fırlatarak:
-Seni amınagodoğum,siktir git ülen,siktir git!..
(bu hesaptaki ilk yazımı, yorulmadan ve sabırla okuduğunuz için teşekkürler)